Söylemesi en zor olandan başlayalım: Henin-Clijsters. İlk sete çok iyi başladı Henin ama 2. setle birlikte ibre Clijsters'a döndü. Kim kazansa üzülmeyeceğim diyordum ama Henin'in Wimbledon'da kazanmasını çok istiyormuşum ki 3. seti seyretmeye gönlüm razı olmadı. Umalım ki Kim kazansın Wimbledon'ı tek bayanlarda, Jada bu sefer centre courtta sevimlilik yapsın.



Djokovic-Hewitt eşleşmesin de Djokovic yenilir diyordum, şaşırdım. 3. sette maça dönebildim fakat Djokovic'e pek iyi geldiğim söylenemez sağlık sorunları baş gösterdi ve seti kaybetti. Maçı kazandı, güneş yüzünden maç bırakan Djokovic, korttan maçı bırakmayıp kazanan olarak ayrılması güzel.
Djokovic'in aksine Nadal ve Federer'e iyi geliyorum. Federer Melzer'i rahat geçti. Keza Nadal da öyle. İlk turlarda ilginç 5 setlik maçlar çıkaran bu maçlarda rahattılar. Sağ gösterip sol vurdular. Ben açıkçası bu maçların uzamasını beklerdim. Özellikle uzun bir aradan sonra form tutan Mathieu'nun 2002'in ATP newcomer ödüllü aynı sene Rusya ile oynanan Davis Cup'ın ofsayt isminin Nadal karşısında daha farklı olmasını beklerdim ama olmadı.
Benjamin Button-Milyoner savaşı vardı 09 Oscar ödül töreninde en iyi film dalında. Amerika'nın yakışıklısının oynadığı Benjamin Button'a mı gidecekti ödül yoksa uzaklara çok uzaklara Asya'ya mı? Sonuçta milyoner aldı ödülü. Neymiş bir Asyalı hafife alınmayacakmış değil mi Amerika'nın yakışıklısı sevgili Andy'ciğim. Final göreceğine ihtimal vermiyordum ama dünya 82 numarasına yenileceğine de ihtimal vermiyordum. Bir de sadece bir kez servis kırdırıp elenme konusu var, bir yerden tanıdık geldi miii? Şimdi Yen-Hsun Lu Djokovic ile karşılaşacak. Genellikle maalesef alt basamkta olan tenisçiler önemli bir galibiyet aldıktan sonra o galibiyetin üstüne mi yatıyorlar, zafer sarhoşu olup ayılamıyorlar mı bir sonraki tura kadar bilemiyorum hemencecik eleniyorlar. Aman dikkat diyeyim.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder